“Yapmaya” Değil “Olmaya” Odaklanmak

“Yapmaya” Değil “Olmaya” Odaklanmak

Mesleki hayatım boyunca öğrendiğim bir şey varsa o da annelerin ve babaların işin uzmanlarından sadece “yapmaya” dair öneriler duyduklarında asıl olandan uzaklaştıkları ve uzun süreli değişim konusunda zorlandıkları…

Neyi yaptığımız ya da yapamadığımız annebabalığı bir performans gibi görmemize neden olabiliyor. Annelerin/babaların ne yapmaları gerektiğine değil çocukları için ne olmaları gerektiğine odaklanmalarını daha önemli buluyorum. Olduğumuz halimizde çocuklarımız için yeterli olabilecek davranışları, yaklaşımları ve sözleri zaten seçebiliriz.

Bunu şuna benzetiyorum…Ağacın köklerinden beslenerek dallarının büyümesi gibi bizim de özümüzden parçalar gelişerek düşüncelerimize, davranışlarımıza ve anneliğimize/babalığımıza dair inançlarımıza yön verebilir. Mesele sanırım kökümüzdekilere odaklanmak ve görünürde olmayanın peşine düşebilmek…

Asıl olanın sadece davranışların değişmesi değil; davranışları yönlendiren düşüncelerin, tutsak olmuş ihtiyaçların, kilitli kalmış duyguların, bakış açılarının ve inançların değişmesi diye düşünüyorum.

Bir anne veya baba çocuğunun itirazları karşısında duygusunu aynalamayı ve ona seçenek sunmayı pozitif ebeveyn davranışı olarak uygulayabilir. Peki aynı anne veya baba çocuğunun itiraz etmeye hakkı olmadığına inanıyorsa? O zaman da bu yaklaşım sahici olur mu? İçim başka bir şeye inanırken dilim başka bir şey söyleyebilir belki ama aradaki bu çelişki ne olacak? Sahici ve içten olmayan her söz veya her davranış çocukların radarına mutlaka takılacaktır.

İlişki içinde ortaya çıkan bir davranışı yine ilişki içinde değerlendirdiğimizde davranışa takılıp kalmak yerine asıl meseleyi görebilmeye dair bir adım atabiliriz. “Çocuğun semptomunun ailenin semptomu” olduğu düşüncesinden hareketle tek başına çocuğun bir sorun yaşadığına inanmak ve çocukla terapi seanslarının ardından sorunun ortadan kalkacağını düşünmek çok da gerçekçi değildir. Aile içindeki ilişkilere bakılmadan ve bireysel öykülerimizin ilişkimize yansımalarını anlamlandırmadan pek bir yol katedilemeyeceğine inanıyorum. 

Her terapiye başlama kararı verdiğimizde birlikte bir yola çıktığımızı ve bu yolda herkes için dönüşmenin, değişmenin ve sorgulamaların kaçınılmaz olduğunu ailelere anlatırım. Annelerin/babaların çocuklarına ihtiyaç duydukları gibi annelik/babalık yapabilmeleri adına onlara eşlik ederken bazı engellere takılabileceğimizi de dile getiririm. Çoğu zaman bu engellerin farkında olmak istemediğimiz şekillerde davranma konusunda fren olabiliyor. Yetişkinler olarak her zaman başka bir seçeneğimiz var. 

“Şu yaklaşımı benimsemeliyim, şu ekolü takip etmeliyim” gibi kısıtlayıcı tanımlardan uzaklaşıp “olmaya” odaklandığımızda, anneliğimizi ve babalığımızı bu uğurda dönüştürdüğümüzde o zaman çocuğumuzla aramızdaki ilişkiye yatırım yapmaya başlıyoruz. Annelik/babalık başarılı olunması veya tamamlanması gereken bir iş olmaktan çıkıyor. Birlikte büyüdüğümüz, birlikte öğrendiğimiz, sahici ve tatmin edici bir ilişkiye dönüşüveriyor. Kalıpların dışında, kısıtlayıcı tanımların uzağında bize özel ve sadece bizi tanımlayan bir ilişki…

Anne ve baba olduktan sonra“Yapma”ya değil de “Olma“ya zorlandıklarınız neler?

Şefkatli olmak, içten olmak, sakin olmak, anı yaşamaktan keyif alabilen olmak, yavaşlayan olmak, sadeleşen olmak, dinleyen olmak, nazik olmak, sahici olmak…

 

Sadeleşmeye İhtiyacımız Var
Her Şey Olması Gerektiği Gibi