Olduğumuz Gibi’nin Bakış Açısından Uyku

Olduğumuz Gibi’nin Bakış Açısından Uyku

Son yıllarda uyku hakkında o kadar fazla yorum yapılıyor ki…Çoğu zaman bu bilgi yoğunluğu destekleyici olmak yerine kaygılanmamıza neden olabiliyor. Hatta bebeklerin uykusuna dair gelişimsel olarak “normal” kabul edilen durumları “problem” olarak algılamamıza da…

Uyku ile ilgili gelen sorulara tek yanıtlı cevap verme konusunda mesafeli davranıyorum. Çünkü çok daha fazlasını hak eden kapsamlı ve hassas bir konu olduğuna inanıyorum. Bu nedenle Olduğumuz Gibi’nin uykuya bakışını bu yazıyla daha detaylı anlatmak istiyorum.

Olduğumuz Gibi’nin bakış açısından insana dair olan her şey bir bütün. Bebeklerin uykusu da öyle. Bu nedenle uykunun gelişimden ayrı veya bağımsız bir konu olarak ele alınıp ona yönelik bir müdahalede bulunulması bütüncül bakış açısını yansıtmıyor.

Gelişim psikolojisi perspektifinden baktığımızda uyku problemi, yeme problemi veya davranış problemi gibi tanımlar yapıp bunları ayrı konular olarak düşünmeyiz. Yaşanılan zorlukları gelişmenin ve büyümenin bir parçası olarak değerlendirip; içinden geçilen gelişimsel döneme  ve ilişkilere dair anlamlarını aramanın peşine düşeriz.

Uyku problemi olarak algılanan durumun altındaki anlamları anlayamadan hareket edildiğinde gelişimsel olarak uygun olmayan veya henüz araştırmalarla desteklenmemiş yöntemlere başvurulması oldukça muhtemel.

Uyku fiziksel bir ihtiyaç gibi görünse de duygularla fazlasıyla ilişkilidir. Ancak bütüncül bakış açısıyla, gelişim psikolojisi bilgisiyle ve ilişkisel ihtiyaçları dikkate alan bir yaklaşımla uykuyu ve uyku ile ilgili yaşanılan zorlukları değerlendirebiliriz. Adım adım bebeği ve kendimizi izleyerek, doğru kaynaklardan bilgilenerek, korkuyla/kaygıyla/telaşla değil; güvene dayalı seçimler yaparak ve ihtiyacımızı ve ilişkimizi sorgulayarak hareket ettiğimizde tatmin olacağımız kararlar verebiliriz.

Annebabaların doğum öncesi süreçten başlanarak uyku konusunda desteklenmesini önemsiyorum. Ancak verilen desteğin bütünleştirici, anlamlandırmaya ve farkındalık kazandırmaya yardımcı olmasından yanayım. Çünkü bunlar olmadan “hallettiğimize” inandığımız durumun çocuğumuz büyürken kabuk değiştirmiş şekilde tekrar karşımıza çıkma ihtimali yüksek.

Destek konusunda genel olarak şu adımlar üzerinde düşünüp kapsamlı bir değerlendirme yapmadan aileleri yönlendirmenin eksik olacağına inanıyorum.

Bebeğin uyku ile ilişkisini anlamak. Fiziksel/ruhsal olarak uykuya ve rahatlamaya geçişi engelleyen/destekleyen durumlar var mı? Ör: kaygı, korku, stres, ayrılığı tolere etme, yalnız kalma kapasitesi engelleyen ruhsal sebeplere örnek verilebilir. Bebeğin sadece fiziksel ihtiyaçları olmadığını, ruhsal ihtiyaçlarının en az fiziksel ihtiyaçları kadar önemli olduğunu daha önce birçok kez açıklamıştım. Ve evet bebekler bizim yaşadığımız stresi ilk hisseden kişiler. Bedenleri gerginlik ve stres yaratan durumları hatta hiç konuşulmayanları sünger gibi çekme eğilimindedir. Yapılan araştırmalar da 3 aylık bebeklerin annelerinin kalp atışlarıyla senkronize olabildiğini gösteriyor.

Annebabanın (bakım veren kişinin) uykuyla ilgili bakış açısını anlamaya çalışmak. Bebek uykusu ile ilgili bilgisi, uyku ile ilgili beklentisi, bağlanma biliminin ve gelişim psikolojisinin; biyolojinin, nörobilimin uyku konusunda bizi aydınlattığı bilgilerle & araştırmalarla ilgili farkındalığı…Uyku konusunda doğru bilgileri edinen yetişkinler beklentilerini de daha gerçekçi oluşturabilirler.

Annebabanın uykuyla ilgili sorun algısının ve buna yönelik çözüm arama isteğinin ardındakileri merak etmek. Yaşadığı bu sorun karşısında neler hissediyor? Nerelerde zorlandığına inanıyor? Anneliğe/babalığa geçiş sürecinde yaşadıklarına bakabiliyor ve bunlar hakkında düşünebiliyor mu? Duygusal ve fiziksel destekleri var mı?

En zorlu adımın burası olduğunu itiraf etmeliyim. Çocuk büyütmenin en zor yanının kendini büyütmek olduğunun farkındayım. Henüz kendimiz duygularımızla savrulurken bir başkasının güvenli limanı olmaya çalışmak çok zor. Ama zor olması olmayacak anlamına gelmiyor. Ve tabii ki birlikte iyileşmek mümkün.

Annebabanın/bakım veren kişinin zorlukları algılama şeklini fark etmek. Annebaba olmadan önce karşılaştığı zorluklarda nasıl davranırdı? Zorluklar karşısında kendini ve kaynaklarını nasıl değerlendirir? Sezgilerini veya iç sesini duyma; belirsizlikte kalma, kontrolü kaybetme onun için ne ifade eder?

Uykuyla ilgili yaşanan zorluğa “ilişki” odaklı bakarak (sadece “bebek” kaynaklı olma ihtimalini düşünmeden) asıl pansuman gereken yeri bulmak. İlişkideki tıkanıklığı anlamak ve gereken zamanda destekleyici müdahalede bulunmak mühim. Anne-bebek, baba-bebek arasındaki bağlanmayı ve aile-içi ilişkileri anlamlandırmak uyku ile ilgili yaşanan zorluklarda bakılması gereken konuların başında geliyor. Bu nedenle sorunun kaynağını doğru tespit edebilirsek sorunu çözmek için de alternatif yollar deneyebiliriz.

Özetle, bu adımları anlamlandırmadan uyku konusuna uyku eğitimi verelim mi vermeyelim mi gibi dar bir çerçeveden bakılmaması gerektiğine inanıyorum. Bebekler de ebeveynler de çok yönlü ve bütüncül bir açıdan bakılmasını hak ediyorlar. Ancak bu sayede görünenin ötesindeki konuların uykuya etkisini keşfedebilir, her aile için tek bir doğru olmayacağını fark edebilir ve bilinçli seçimler yapabiliriz.

Asıl meselenin uyku eğitimi konusunda “evet” veya “hayır” duymak değil kendimize ve ilişkilerimize yönelmek olduğuna inanıyorum. Çünkü biz değişmeden bizi zorlayan şeylerin değiştiğine pek şahit olmadım. Kendimize açılan kapıları keşfettikçe asıl ihtiyacımız olanın çözüm aradığımız şeyden çok daha farklı olduğunu görebiliriz.

Bir çocuğun büyümesine eşlik etmek uzun bir yolculuk. Çoğu zaman da yalnız hissettiren bir yolculuk. Bu yolculukta her geçen gün sorduğumuz soruların cevabı olmayı öğreniyoruz. Adım adım, hatalar yaparak, hataları gelişim fırsatı olarak görerek, kendimize şefkatle ve güvenle yaklaşmayı deneyerek değişiyoruz. Dönüşüyoruz…

Bu yolculukta gücünün azaldığını hissettiğin veya inancını yitirdiğin zamanlar da olacak. Böyle anlarda bir desteğe ihtiyaç duyarsan bu toplulukta her zaman bir yerin var… Olduğun Gibi… En içten, en doğal ve en gerçek halinle..

 

Oyunu “Oyun” Yapan Nedir?
Olduğumuz Gibi Oyun